Gün kışa bakıyordu. Soğuk, camlarda buğu yaratmış, düşlerim ağlar olmuştu. Başımı yasladığım camdan gözyaşlarım akıyordu. Neden? Halbuki çok normal bir güne başlamıştım. Duygularım dingin ve içim huzurluydu. Bir şeylerin düzgün gitmesi benim için nadir bir olaydı. Öyle ya, şu orta…
21 Ocak 2011Bir fotograf çerçevesi gibi pencerem. Her gün, hatta her saat değişen fotograflara bakıyorum. Fırtınalı bir yağmur ıslatıyor yolları, insanları, ağaçların çıplak kalan dallarını. Son yapraklarda direniyorlar fırtınaya. İnsanlar gövdelerine, uçuşan şemsiyelerini siper ederek yürüyorlar yollarda. Kopan, yırtılan, uçan şemsiyeli insanlar….
21 Ocak 2011Üçlü koltuğun en ucuna oturmuş, gözyaşları dökülüyordu avuçlarına. Hiç sesi çıkmıyordu. Sessiz çığlıkları içinde yankılanıyor, akıttığı gözyaşları avuçlarındaki kalbini sarıyordu. Koskoca salonda bir başına küçücük olmuş oturmuştu koltuğun bir ucuna. Küçük bir kız gibi, sessice ağlıyordu. Evet hep yalnızdı ama…
21 Ocak 2011Bir varmış belki bir gün yok olacakmışım. Hepimiz gibi… Belki bir gülümsemesi, Bir gülümsemem kalacak. Kimbilir… Belki o da unutulup gidecek gündelikten kaldırılan anılarda. Artniyetsiz verilen sözler hatırladığında bir sızı hissedilecek kalplerde. Çocukça duyguların peşine düşmüş, gerçekle karşılaşınca arkasına saklanacağı…
20 Ocak 2011Gece saat 3,5. gözümü açtım. Aklımdan geçen ilk şey içimin yumurta gibi olduğuydu. Karanlıktı oda. Dışarıdan hiç ışık girmiyordu. El yordamıyla gece lambasının ışığını yaktım. Yastıklarımı sırtıma göre düzeltip, her zaman başucumda duran defter ve kalemi aldım. ‘İçim yumurta gibi’…
20 Ocak 2011Sevinçlerim hep yarım. Sadece sevinçlerim mi… Hüznüm, gözyaşlarım, şu koskoca kalbim… Hepsi yarım. Hayat, yarısı yenmiş koca bir elma şimdi. Başucumda kurumaya terk edilmiş. Bir tek dinlemekten usanmadığım, her notasını ezberlediğim şarkılar tam. Ömrüm varlığını özleyerek geçiyor. Ömrüm yokluğunla eksilerek,…
20 Ocak 2011Vapur doluyor arabalar ve insanlarla. Ve yol alıyor kuşlarla. Kıyıda tünemiş bir gurup martı uğurluyor onları. Bunlar da bizim vapurun martıları. İşte bir vapur daha geliyor başı dumanlı. Duman değil onlar martı. Gri bir İstanbul akşamı, Bursa yolcusu kalmasın iskelede….
20 Ocak 2011Yeni bir hayat kurdum. İçine huzur koydum. Oturdum da geçmişe sordum. Sonra anladım. Huzura inandım. Artık bu benim. Çoktan kaybetmiştim. Bir cesaret döndüğüm hatadan sonra köşede beklerken bulduğum benliğim. Fazlaca üzülmüş, kırılmış, küsmüştü hayata. Nasılda güvensiz bakıyordu uzaklara. Tuttum elimden….
20 Ocak 2011Gülen yüzünü gösteren sen, yalancı baharım. Geldin sandım, ama yağmurda şemsiyesiz kaldım öylece ortada. Sana bakıyordum, gülen yüzüne. İçimi ısıtan gözlerine. Ardına kadar açmıştım kalbimi, duygularımı,kapılarımı,pencerelerimi, kapalı duran neyim varsa hepsini.. İçimi kaplayan yalan baharım, adamım. Ardından kalan acı, damla…
20 Ocak 2011İnsan bir yere kadar kendini kandırabiliyormuş bunu anladım. aşk kendinden ödün vermeden kendi kendine de yaşanabiliyormuş. ilk bunu öğrendim. sonra acıya dayanamayan aşk yarasına, bir merhem arar oluyorsun. bir iki cümlesi yetiyor. bu seni uzun bir süre idare ediyor. kendini…
20 Ocak 2011Ufku kaplayan sisin bir yerine diktim gözlerimi… Umudum, tam şekillenmemiş olan şeyin bir ümit yeşermesi olabileceğiydi. Bir gemide olsaydım ve aylardır karaya ayak basmamış olsaydım, bu karayı görebilme ümidi olabilirdi. Ama evdeydim. Gözlerim büyük bir boşlukta. Kalbim daha da büyük…
20 Ocak 2011Son zamanlarda çok düşünür oldum. Bir umutsuzluk kapladı iç dünyamı. İçinden çıkamıyorum bu yumurtanın. Kabuklarım ne kadar ince olsa da kıramıyorum. Son damla da evi terk edişi oldu. Taştı bardaktaki umutsuzluklarım. Belki çok kolaydı çözümü bu karmaşık düğümün. Ama lazım…
20 Ocak 2011Evden çıkarken boğazımda koca bir düğüm vardı. Fakat kendimi çok hafiflemiş hissediyordum. Yavrularını hayata hazırlamış, uçmayı öğretmiş ve onları yuvadan tek tek kendi hayatlarına uçurmuş bir serçe gibi yuvadan özgür ilk uçuşumdu sanki bu gün evden çıkışım. Uzun bir yürüyüş…
20 Ocak 2011Ve gitti… Yıllardır tenimi yakan güneş battı. Şimdi yanıklarımı sarmaya çalışıyorum biçare. Artık gözyaşım da akmaz oldu. Sadece bir kabullenme var tenimde ve yüreğimde. Yıllar kapanmaz yaralar açmış. Artık ne yapsak da faydası yok. Geri dönüşü olmayan bu uçurumdan atladık…
20 Ocak 2011Seher yeli usul usul okşarken saçlarımı, pencerenin karşısında her zamanki yerimdeyim. Kucağımda kedim, mışıl mışıl uyuyor. Koltuğun diğer yarısında köpeğim, en ufak hareketimde gözlerini açıp ortamı kolaçan ediyor. Gündoğumunun sisli ufkuna bakıyorum. Dingin, kendi başıma geçirdiğim bir akşamı sabaha kavuşturuyorum….
20 Ocak 2011Bir ses duyuyorum. Uzaktan çok uzaktan geliyor. O kadar rahat duyabiliyorum ki sanki yanımda. Huzur veriyor. Koca bir çınarın gölgesinde mutlu mesut filizlenen bir çam gibi hissediyorum kendimi. Sanki ne zamandır susuz kalmışım. Bir sesle uzanıyor çınarın köklerinden biri, kendi…
20 Ocak 2011Yoğun gri bir hava hakim bu görkemli kentin öğlenine. İçim de bir o kadar hüzünlü bu gün. Gri, sisli bir ormanda yolunu bulmaya çalışarak yürüyorum sanki şu pencerenin önünde. Koskoca şehirde tek görebildiğim karşımdaki katedral. Camları buğulanmış bir gözlüğün ardından…
20 Ocak 2011Sarılsaydım boynuna. Elimi tutan elini hiç bırakmasaydım. İzin vermeseydim gidişine. Bir yıl değil, bir ay değil, bir gün bile değil, sadece bir saat daha kalsaydın. Giderken seni düşündüm yolda diyorsun. Peki o zaman neden hep gidiyorsun. Neden susuyor, sorularıma cevap…
20 Ocak 2011Kayıp gittim ellerinden. O güzel, o kocaman, tüm bedenimi saran ellerinden. Elimi tuttuğunda ilk aşk gibi heyecanlandığım, o hayat çizgisinin bir döneminde yer aldığım avuçlarından. Kayıp düşerken, kader çizgisinde bir çentik açtığım, içindeyken üşümediğim, sıcacık avuçlarından. Ellerimin en çok sevdiği…
20 Ocak 2011