DENEMELER

DURU

Gün kışa bakıyordu. Soğuk, camlarda buğu yaratmış, düşlerim ağlar olmuştu. Başımı yasladığım camdan gözyaşlarım akıyordu. Neden?

Halbuki çok normal bir güne başlamıştım. Duygularım dingin ve içim huzurluydu. Bir şeylerin düzgün gitmesi benim için nadir bir olaydı. Öyle ya, şu orta yaşlarıma kadar nasıl bir hayat istediysem uzağında kaldım. Belki de vasatı istediğimdendir bu halim. Hayatında gri olmayan, yaşamın ya siyahında ya beyazında olan iç dünyamın neden huzur için griyi istediğini bilmiyordum. Yoktu, ne gri vardı hayatımda ne de vasat.

Tüm gün yollarda dolaşmış yorulmuştum. Bir kahve aldım kendime. Yılın son günü başlayan hesabım yeni yılın ilk gününe de sarkmıştı. Uzun bir hesaplaşmaydı benimkisi. Bu yıl uzun sürmüştü. Öyle ya bu yıl hayatımda çok şey değişmişti. Bitişler, başlayamayanlar, vazgeçişler, pes etmeler, üzerine gitmeler, vazgeçilemeyenler, gidişler, dönüşler… alınacak bir sürü dersler…

Zaman, yaşım gibi gün ortasını bulmuştu. Ne yeni bir yolculuk için erken ne de eskiyle devam edecek kadar geçti. Bitmiyor, kolay kolay da bitmez hesaplar. Önemli olan nasıl hissettiğimdi şimdi düşündüğüm.

Doğayla doğru orantılı giderdi ruhumun rotası. İlkbaharda aşka gelir, yazın sefasını sürer sonbaharda hüzünlenir kışın gözpınarlarım dolup taşardı. Fakat bu yıl bir değişik hissediyorum. Sanki ruhumun ilkbaharı bu kış. Yağan yağmurlarla arındı iç suyum. Duruyum, derin ormanlarda akan pınarlar gibi. Ve dinginim, bir dağın üzerine serilmişim kar gibi. Hep hırçınca gürleyen şelalemde sularım azaldı. Sakin akıyorum güne doğru.

Artık bir acelem yok. Hep bir koşuşturma hep bir geç kalmışlık hissediyordum. Sanki hayat akıp gidiyor ve ben gerisinde kalıyordum. Aslında sadece yıpranıyordum, anladım. Hep aynı hikaye nasıl olsa . Yalnızlık salt yalnızlık var önünde sonunda elimde kalan. Seviyorum artık onu. Ve nasıl olsa geçiyor her acı. Diğerleri gibi. Yine kalıyorsun sonsuzluğa uzanan dostluğuyla yalnızlığın. Nefret daha çok yoruyor beni. Sevmeyi deneyince seviyormuş insan yalnızlığını bile.

Bir plak koyuyorum, ıssız adam filminden sonra satın aldığım pikabıma. Hiç dinleyemeyeceğimi bile bile almış, yıllarca gözüm gibi bakmıştım sezen aksu plağıma. Neyse ki pikaplar yeniden satışa çıktı. İşte nihayet dinleyebiliyordum. Camdaki gözyaşlarımda birazda bunun etkisi var. Hüzün, sezen aksu, plaklar ve duru bir benlikle yaşadığım şu birkaç yeni zaman, fikrimin buğusunu silmiş geleceğe daha net bakabilmemi sağlamıştı. İçimde çocuksu bir sevinç yeşermişti. Ben bile bu kadar çabuk ve hasarsız yeniden ayağa kalkabileceğime inanamazken, hayat bana bakmadığım, bakmaya korktuğum o yalnız tarafımdan sarılıvermişti. Kalbimden tutup beni ayağa kaldırmıştı.

Gözyaşım dindi. Artık dolu dizgin duru hayatımı yaşama zamanı.

Gün kışa bakıyor, içim bahara. Rota değişti. Hayat da…



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.