BLOG, GEZİ YAZILARIM

Yedigöller Sarı, Kahve, Kızıl ve Sıcacık Güneş…

Yılın bu mevsimi gezilmesi görülmesi gereken en güzel yerlerden biridir yedigöller. yedigöllere gidiş tarihi bellidir. kasımın 3’ü ile 5’i arası. biz 3 kasım gecesi 01 sularında çıktık yine yollara. sabahın ilk ışıkları ile oradaydık. yıllar evvel bir kez daha gitmiştim yedigöllere. o gidişimde bir gece konaklamalı gitmiştim. çok soğuk bir kasım günüydü. soğuktan parmaklarımı hissetmiyor bir yandan da bişey çekemicem diye üzülüyordum. lakin güzel şeyler çıkmıştı o gezide. ve ertesi sabah da bir sürprizle uyanmıştık. diz boyu kar yağmıştı gece boyunca :)

bu seferki gezimiz günübirlikti ve hava çok güzeldi.sular buz gibi akıyordu. tek bir markanın suyuna alışık olan ben bu suyun tadını hiç yadırgamadım:)

her yer çok güzel renklere bürünmüştü.tüm gezinin en sevdiğim fotografı bu oldu. gölün üzeri ve yürüdüğünüz yollar yapraklarla doluydu. sanırım bu sene yedigöllere gitmek için geç kalınmıştı. çünkü neredeyse ağaçlarda hiç yaprak kalmamıştı.yere uzanıp gökyüzüne doğru keyif yaptığınızda böyle güzel bir manzara eşliğinde dökülen yapraklarla kaplanıyorsunuz. ne güzel değil mi. bir hayal etsenize… :)bir kaç gün sonra eminim hiç yaprak kalmamıştır dallarda. tüm çektiğim fotograflarda genel renk tonu turuncu ve kahverengi olmuş… tam mevsimin adına yaraşır bir ton, sonbahar…yedigöller deyince insanın aklına hemen yansımalar geliyor. müthiş yansımalar yakalayabiliyorsunuz. kimi zamansa sadece bakabiliyor ama çekemiyorsunuz. çünkü bu sene yedigöller ziyaretçi akınına uğramıştı. çadır kampı için gelenler o kadar çoktu ki sayılamayacak kadar çok çadır vardı etrafta. biz fotografçılar için en kötüsü de çadırları göle yakın ağaçların dibine kurmuş olmalarıydı. bir çok kareyi çekmedim mesela sırf bu yüzden.

şu fotografı çekebilmek için dakikalarca bekledim. insanlar ağaçların altında birikmiş duruyorlardı. sanırım yedigöllerin en güzel zamanı haftaiçi olanı. pazargünü gitmenin azizliği bu olsa gerek.

göllerin etrafında gezindikçe farklı kareler yakalama imkanınız oluyor. ben bu sefer biraz rahatsızdım fazla dolaşamadım. dolaşan arkadaşlarım eminim çok güzel kareler yakalamışlardır.

bazen yanlışlıkla çektiğim kareler oluyor. ve bazen bazılarını çok seviyorum. bu da çektiğim patlak bir fotograf. doğru pozlamasını çektim tabiki ama bunu da silmedim. severim işte nedensiz böle kareleri… :))bir gün yeterli gelmiyor her yeri dolaşmaya kalktığınızda. gizli kalmış cevherleri keşfetmek için en azından iki gün kalınması gereken bir yer diye düşünüyorum. yedigöller milli park olduğu için konaklama tesisi bulunmuyor. ve iyi ki de böyle… ama yakında güzel oteller var. Trivago sitesinden dilediğiniz ve bütçenize uygun oteli seçerek iki günde buranın tadını en güzel şekilde çıkarabilirsiniz. bölgeyle ilgili biraz daha detay için yedigöllere özel site kurmuşlar, bakabilirsiniz.

aklınızda olsun günübirlik gidecekseniz etrafta yiyecek bir şey bulabileceğiniz mekan yok. yanınızda getirmeniz şart. ağaçların altına serpiştirilmiş bir çok piknik masaları var. piknik havasında arkadaşlarla güzel bir yemek buradan aldığınız keyifi ikiye katlıyor :) gezerken yanımızdan geçen bir çift oradaki bekçi ile konuşurken duydum.

-buralarda yiyecek bir şey alabileceğimiz bir yer yok mu?

-malesef yok.

-ama ne yapacağız biz bir paket bisküvi ile geldik onuda yolda yedik bitti. diyordu.

yazıııık…

gezimizden son kare ile sizlere veda ederken küçüklerin gözlerinden büyüklerin ellerinden öperim :)

ve eşimle birlikte çektiğimiz görüntüler…

Bolu Yedigöller from medyalog on Vimeo.

esen kalın efenim :))