Pencere açık. Sıcak çok sıcak bir rüzgar vuruyor yüzüme. Nisan yağmurları yağıyor aralıklarla. Bir yenisini daha birazdan bekliyorum.
Nisan ayını çok seviyorum. Bu sıcak rüzgarlarını, kısa kısa bardaktan boşanırcasına yağan yağmurlarını. Yüreğim uzun uykusundayken susuz kalıyor. Nisan yağmurları sanki yüreğimi yumuşatmak, kuruyan, çatlayan duygularımı yeniden canlandırmak için yağıyor böylesine.
Uyanışımla birlikte senden yana bu kal pte kalan ne varsa yine yeni baştan yeşeriyor. Bir telaşla atıyorum kendimi sokaklara. İnsanların arasında belki daha az belli olur bendeki izlerin. Umuyorum ama yanılıyorum. İnsanlar kaçıyor yağmurdan koşar adım sığınacak bir yer ararken birden zaman durmuşçasına çakılıyorlar yerlerine ve bana bakıyorlar. Yağmurun tadını çıkarışımı anlayamıyorlar.
Kollarımı açıyorum iki yana. Yüzümü gökyüzüne çeviriyor ve gülümsüyorum. Nisan yağmuru uyandır beni. Çatlaklarımdan içime sız. En derinlerime kadar ilerle. Islat içimi, yüreğimi ve tüm bedenimi.
Ve yağmur dindiğinde, en sevdiğim şarkı bitmişti. Kollarımı indiri p sudaki yansımama bakıyorum. Aslım sende kalmış, suretimle yaşadığımı fark ediyorum.
Sıcak bir rüzgar giriyor ardına kadar açık penceremden. Denizde sular yükselmiş. Nisan yağmuru damarlarıma işlemiş. Ben, bin bir hayalinle birlikte, kulağımda en sevdiğim sesin, ‘Doğum günün kutlu olsun’
Hatırlamasan da…