DENEMELER

GERÇEKLER LAF DİNLEMİYOR

Dokunabilecek kadar yakınım sana. Ama dokunamıyorum. Karşımda cam bir fanusun içindesin. Ne seni duyabiliyorum ne de sen beni duymak istiyorsun. Anlamıyorsun. Haykırıyorum, seni seviyorum diyorum. Bana bakıyorsun. ‘deme öyle, söyleme!’ diyorsun. Nasıl taşıyabilirim bu büyük aşkı tek başıma.

Bana yardım et. Biliyorum korkuyorsun. Çok zor olacak. Ama bu güne kadar ne kolay oldu ki hayatlarımızda. Ya beni al fanusuna, ya da orda kendini yalnızlığa mahkum etme.

Zaman öyle acımasız ki. Azılı bir düşman gibi aleyhimize oynuyor. Büyük bir hızla akıp geçiyor. Ve kader, ummadığın bir anda yakalayıveriyor incelmiş yerinden ipliklerinin. Ya ona mahkum olacaksın ki sonu yalnızlık ve ölüm. Ya da karşı çıkacak yaşayacaksın.

Mutlu olmak senin elinde. Geçen onca yılın siyah beyaz fotoğraflarda kaldı. Zamanla onlarda solup unutulacak. Elinde ne kalacak biliyor musun? Pul pul dökülmüş, grenli anılar. Birkaç solmuş siyah beyaz karttan başka ne kalacak. Kıymet bilmez akan zaman. Kıymetini bilmiyor onlar.

Aylar geçse de yıllar geçse de ben seni bekleyeceğim. Kadere isyanını bekleyeceğim. Ölmedim, yaşıyorum demeni bekleyeceğim. Bu zaman içerisinde susacağımı sanma. Sana her gün yaşadığını hatırlatacağım. Seni fanusunla kalbime aldım. Seni anlamaya çalışarak, seni severek isyanına sebep olacağım. Mutluluğuna sebep olacağım.

Gerçeklere laf anlatılmıyor fakat söz dinlemiyor yürek. Ne yazık, beklemekten başka bir şey düşmüyor payımıza bu hikayeden. En kötüsü de nereye kadar bekleyeceğini bilmemek. Ve sadece beklemek. Beklemek, gerçek olan iki şeyden biri. Ya diğeri, bekletilemeyen, her an her dakika yaşanan aşk…

Aşk bekletilebilir mi? Zamana karşı dondurucuya saklanabilir mi? Zamanı geldiğinde çıkartıp ısıtılabilir mi? Aşk bu. Söylenmeden, kalbe gömülebilir mi? Görmezden, hissetmezden gelinebilir mi? Soruyorum sana; nasıl başarıyorsun diye. Başka çarem yok deme ya da seviyorum, aşığım deme.

Korkuyorum de. Fanusumda gerçeklerden saklanıyorum de. Ama sen de, ben de biliyoruz ki kaçıyor görmezden geliyorsun. Sana dokunmaya, gerçekleri anlatmaya çalışıyorum. O fanusun içindeyken ne beni duyuyorsun ne de anlamaya çalışıyorsun.seni fanusunla kalbime aldım. İsyanını bekliyorum.

Payıma düşen bekleyiş boyunca her gün sana sevgimi haykırıp, yaşadığını hatırlatacağım. Ne olur bana direnme, beni dışarıda yalnız bırakma. Ne yazık ki gerçekler laf dinlemiyor.

22.08.2007



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.