DENEMELER

VAZGEÇTİM

İnsan bir yere kadar kendini kandırabiliyormuş bunu anladım. aşk kendinden ödün vermeden kendi kendine de yaşanabiliyormuş. ilk bunu öğrendim. sonra acıya dayanamayan aşk yarasına, bir merhem arar oluyorsun. bir iki cümlesi yetiyor. bu seni uzun bir süre idare ediyor. kendini kandırmaya devam ediyorsun. ilgisizlik, ilgisizlik…

Ve imkansızlıklar, imkansızlıklar…

Bir şekilde aştığın imkansızlıklardan sonra bir bakıyorsun ki imkanlarda çare olmamış gözyaşlarının kalbinde açtığı derin aşk yaralarına.

İflah olmaz aşık derler ya. aslında ona öyle demezlermiş onu hissediyorsun içinde. baştan başa iflah olmaz bir aptala dönüşmüşsündür artık. o seni istemez ama bunu görmezsin. çünkü istemediğini de söylemez.birileri söylese de olmaz. kendin görmelisin. kanamalısın. için için akmalı yaralı kalbinden gözyaşların. acımalı tuz bastığın aşkın. sızım sızım sızlamalısın ki dank etsin. yoksa sen kocaman iflah olmaz bir aşıksın.

Ne tuhaftır ki gözünden uzaksın ve gönlünden de öyle olduğu halde, sen onu bir an bile gözünden uzaklaştırmazsın ki gönlünden de çıkmasın diye. mesafeler engel olmaz sanırsın. ah büyük bir aptalsın.

aşkın, gözlerini oyduğu kalbinle bir başınasın. bedenen bir arada bile olsan farkında olmazsın yine aynı durumdasın. ve bu sefer başkaları da görür, öğrenir senin iflah olmayacağını. onunsa ilgisinin sadece kalbindeki yaraları daha da deşmeye yaradığını. şahitlerin çoğaldıkça yalnızlaşırsın.

Ve küt diye düşersin, uykuya dalarken aniden uyandığın gibi, bir telefon sonrası. birden bire, uzun zamandır seni yönetmekle yorgun düşmüş kalbinin yerini alır beynin. ve dönüp bakarsın kalbinin bıraktığı enkaza. şaşırırsın. hatta kalbinin seni ne kadar yanlış yönettiğine kızarsın.

Verilen ödünler, ödünler…

Sevgini hak etmiş insanların en ufak hatalarında karşılarına diktiğin mermerden gururunun nerede olduğunu bulamazsın.

işte o zaman neye dönüştüğünü anlarsın, sen, deli aşık, kocaman bir kukladan başka bir şey değilsindir. yanındayken uzak duramadığı, uzaktayken umursamadığı.

beynin, kalbinin enkazını devralır almaz inanılmaz bir fırtına savurur ve karla kaplar tüm ateşinin üzerini. ve başlar sorular beyninden kalbine doğru;

seni hak ediyor mu?

seni hak ediyor mu?

seni hak ediyor mu?

seni hak ediyor mu?

Kar, tüm bedenini kaplar. buz kesersin bir anda. artık ısıtmaya yetmez hayali veya kendini kandırdığın diğer bütün şeyler.

o kendiyle o kadar meşguldür ki, senin, kar fırtınalarından haberdar etmek için yolladığın güvercinlerin ilgisizlikten ölürler telefon tellerinde. işte o an anlarsın ki, sana, kendini böyle kötü hissettiren biri hak eder mi sevgini.

ARALIK 2008



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

  1. Hakan dedi ki:

    Gerçekten mükemmel bir yazı paylaşımın için teşekkür ederim.