Hep gitmek istediğim, yıllar önce yola çıkıp Ankara’ dan geri döndüğüm Tuz Gölünün kenarından uzanarak meşakkatli bir yolculukla gittik Ürgüp’e.
Hiçbir yerde durmadık, hiçbir yerde fotograf çekmedik giderken. Yetişmemiz gereken bir akşam yemeği vardı. Ve ertesi gün yorucu bir konferans bizi bekliyordu.
Küçük bir çarşısı var Ürgüp’ün. Yemekten sonra keyifli bir yürüyüş için idealdi. Hediyelik eşya dükkanları, halı, kilim dükkanları ve çokça cafe-bar var. Üstteki fotografı Temenni Tepesinden çektim. Temenni Tepesi’ne Anadolu Selçuklu sultanı IV. Rüknettin Kılıçarslan’ın hatırasını yaşatmak için sembolik bir türbe yapılmış. Adak duası, abdest suyu koyma ve para gibi adetlerle tepe İslami bir çehreye kavuşmuş.
Konferanslarla geçen koca bir günün ardından akşam yemeğine kadar hava kapalı da olsa, fotograf çekemeyecek de olsak en azından görmeden dönmemek için Göreme ve Uçhisar’ a gittik.
Göremediğiniz gibi Göremede ışık yoktu : ) Dolayısıyla fotograf da olmadı : )
Neyse ki o gece yemekten sonra yolda iki tane peri bacası gördük de evirdik çevirdik her tarafından çektik.
Ertesi gün hava muhalefeti nedeniyle balon gezimiz de iptal olunca elimizde bir iki kareyle, çalkantılı bir uçak yolculuğuyla eve döndük.
Ürgüp’e gidip de Ortahisar da Dervish House’da bir yer altı mağarasında Mevlevi ayinini izlemeden dönmeyin derim. O ortamın havasını solumanız lazım.
MAYIS 2010
eline güzel yüreğine sıcak ellerine sağlık