DENEMELER

ÜMİT

Ufku kaplayan sisin bir yerine diktim gözlerimi… Umudum, tam şekillenmemiş olan şeyin bir ümit yeşermesi olabileceğiydi. Bir gemide olsaydım ve aylardır karaya ayak basmamış olsaydım, bu karayı görebilme ümidi olabilirdi. Ama evdeydim. Gözlerim büyük bir boşlukta. Kalbim daha da büyük bir boşluğun sisinde kaybolmuş gibi. Sadece atış seslerini duyabiliyorum. Başka bir şey hissedemiyorum. Yalnızım.

Çocukken de yalnızdım. Dört odalı evimizin bir odası oyun için idealdi. Ivır zıvır ne varsa hepsi o odada dururdu. Karıştıracak, yaratıcılığımı geliştirip olmadık şeylerden kendime bir uğraş bulmam kaçınılmazdı. Öyle çeşit çeşit bebeklerim yoktu. Sarelle bardaklarının turuncu kapaklarından kendime terazi yapardım. Evdeki erzaktan da bir miktar oyun için ayırırdım. Kendime o kocaman odada küçücük bir bakkal yapardım. Süpermarketlerden haberimiz yoktu henüz. Zaten öyle bir şey de yoktu o yıllarda. Mahallemizde bir bakkal vardı. En büyük zevkim un kurabiyesi ve şekerli leblebi tozu almaktı. Ama hep mideme dokunurdu bakkaldan alıp yediklerim. Annem kızardı.

Parayla oynardım. Kağıttan paralarım vardı. Yıllar sonra ekonomist oldum. Bir süre işimi yaptım ama tatmin ve mutlu olmadım. Keyif aldığım şeyden para kazanmak istedim. Hayatımdaki tek lüksüm budur. Çocukluğumda da çocukluğa dair şımarıklıklardan yana bir lüksüm yoktu. Şimdi de.

İyi mi kötü mü bilmiyorum ama geçmişe dair günlerden daha çok geleceği özlüyorum nedense. Ufuktaki sisin ardından, kayıp güzel günler gelecek. Ne kadar sürecek bu bekleyiş, bu sabır daha ne kadar beni geleceğe götürecek. Daha ne kadar mutluluğu gelecekte sanacağım. Günü kaçırdığımı hissediyorum bazen evet. Ama elim kolum bir deli gömleği ile bağlanmış gibi. Biliyorum, hatalar yaptım. Pişman olmadım, ders almaya çalıştım. Beklide kendimi, korumak için kandırdım. Ya da hala kandırmaya devam ediyorum. Ama insanoğluyum işte, geleceğe bakarak ümitleniyorum ve bu vasat yaşama katlanıyorum.

Saat ilerledi. Düşünceler kafamda sisle beraber dağılmaya başladı. Ve kara göründü. Karşıdaki adada gün çoktan doğmuş, insanlar yollara dökülmüşlerdir. Bir kız çocuğu da annesini işe uğurladıktan sonra bakkalına dönüp oyuna başlamıştır.

Mayıs 2008



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.