Bursa’ dan yaklaşık 3,5 saatlik bir yolculuktan sonra vardığımız taraklı, 19. yüzyıldan kalma Osmanlı evleri ve güler yüzüyle karşıladı bizi.
Sakin ve huzurlu atmosferi, Safranbolu’yu aratmayacak evleriyle birinci derece sit alanı ilan edilen taraklı, 5200 nüfuslu Adapazarı’na bağlı küçük bir ilçe.
Taraklının evleri yaklaşık 300 yıllık. Halk, Osmangazi’nin taraklıyı alışından beridir tahtadan tarak ve kaşık yapımıyla geçimini sağlamış. İlçeye ismini veren tarak yapımına çok öncelerden son verilmişse de ağaç oyma el işlerine hala devam ediliyor.
Bayrağın dikili olduğu, yamaçlarında eşsiz güzellikteki evlerin fotoğrafını çektikten sonraki rotamız Çubuk Gölüydü.
Akşemseddin’nin diyarı Göynük’ü 6 km geçtikten sonra vardığımız Çubuk Gölüne hayran kaldık. 2005 yılında bir dizi film çekimleri için yapılan 5 tane yel değirmeni, ormanın içinde, gölün kıyısında eşsiz bir görsel şölen sunuyor. Burayla ilgili söyleyebileceğim tek şey, bahar ayları ve yazın rahatlıkla gezilebilinirken, gölün deniz seviyesinden yüksek olması, kışın
havasını hayli sertleştiriyor.
Çubuk Gölünden geriye Göynük’e dönüyoruz. Bolu’nun yüksek tepeleri arasına gizlenmiş eski bir Osmanlı köyü burası. Göynüğün sembolü olan zafer kulesi, sarp bir yamacın üzerine kurulu. 1922 yılında Sakarya Zaferi anısına yapılmış olan Zafer Kulesi beyaz bir inci gibi parlıyor göynüğün bağrında.
Sayısı 400’ü bulan Osmanlı konaklarından 114’ü koruma altına alınmış ve restorasyonu yapılmış. Güler yüzlü, misafirperver insanları kimi zaman bu her biri eşsiz güzellikteki konakların perde arkalarında, kimi zamansa mahallede bir köşe başında sizi selamlıyorlar. Ve sıcak muhabbetleriyle tüm yorgunluğunuzu alıp gidiyorlar.
Eylül 2009