DENEMELER

NEDEN UYUTMUYORSUN BENİ?

Uyuyamadım. Saat sabahın üç buçuğu.

Düşünemiyorum.

Sadece şaşkınım.

Sana şaşırıyorum, nasıl olup da beni bu denli etkilediğine, kendime şaşırıyorum, nasıl olup da uykumdan uyanacak kadar seni bu denli kuvvetli hissedebildiğime… Sesini uykumdan uyanarak nasıl duyabildiğime şaşkınım, kafam karışık…

Açıkçası daha durum değerlendirmesi yapıp düşünmeye halim fırsatım olmadı.

Peki neden düşünemiyorum.

Korkumdan, kaçıyorum düşüncelerimden. Ne senle ne sensiz derler ya… Beynime yenik düşmekten korkuyorum bir taraftan bir taraftan da kalbime yenik düşmekten korkuyorum.

Kaçıyorum düşüncelerimden…

Nereye kadar…

Bu soruyu cevaplayabilsem ikimizde rahatlayacağız belki de ama ne yazık ki sorunun cevabı ‘bilmiyorum.’

İnsanın içi tutuşurken dışını tutması çok zor…

Beni üzdüğünü düşünüyorsun. İstemeden de olsa, eğer daha fazla üzülmek istemiyorsan söyle çıkıp gideyim hayatından, ama şimdi söyle, yoksa ileride bunun çok daha zor olacağını hissediyor biliyorum diyorsun.

Bunu söyleyemem ki, biliyorsun sen de.

Varlığın benim için çok önemli. Yokluğunu düşünmek bile istemiyorum. Belki esas zararı ben sana veriyorum. Bilemiyorum. Ama hayatımdan çık git diyemem sana. Diyemem…

Üzülmekten mi bahsediyorsun.

Haziranın sonu geldi, bahçedeki bülbül sustu, artık ötmüyor geceleri. Uyanıp onu duymak nasıl güzel bir şeydi. Üzülüyorum. Ama biliyorum ki seneye baharda yeniden gelecek. Ötmeye devam edecek.

Bahçedeki çiçekler sıcaktan soluyorlar bir bir. Geçiyor zamanları. Kuru kuru dalları kalıyor geriye. Üzülüyorum. Ama biliyorum ki seneye baharda tekrar su yürüyecek dallarına. Yeşerecek, çiçek açacaklar.

Zaman su gibi. Akıp geçiyor. Durduramıyorum en sevdiğim anlarında. Güzel şeyler de oluyor ama çoğu hüzünlü geçiyor. Kimse bilmese de. Elime bir şey geçmiyor. İnsanın her istediği olmuyormuş, öğreniyorum. Üzülüyorum. Ama küçük de olsa bir umudum var. Bu hayatta olmasa bile…

Üzülmekten mi bahsediyorsun.

Üzülmek damarlarımda her an. Ağlama diyorsun ya. Durduramıyorum kendimi. Hüzün damarlarımdan sıyrılıp gözyaşı olarak akıyor dışarı. Varlığın teselli ediyor beni. Sözlerin, duruşun, bakışın, sarışın yaralarımı. Anlamaya çalışman bile yetiyor. Düşünemiyorum yokluğunu. Üzülüyorum. Biliyorum ki gidersen bunun bir baharı yok. Biliyorum ki gidersen bitmiş olur. Gidersen son olur.

Korku daha ağır basıyor çoğu zaman. Ve merhamet. Sen hiç yuvası olmayan bir kuşun, yavrularını besleyen bir çiftin yuvasında yer aldığını gördün mü veya duydun mu?

İşte gerçek üzüntü bu benim için.

Haziran 2010



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.