Çölde bir kum fırtınasına karşı yürüyorum. Gözlerim kum dolu. Seni arıyorum. El yordamıyla bulmaya çalışıyorum yolumu. Sıcak, kumlar çok sıcak. Ayaklarım yanıyor. Daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum… senden bir ses bekliyorum. beklemek istemiyorum aslında. Sen ses ver bir kere de. O kadar yoruldum ki…
Bakışların delip geçiyor bedenimi. Korkuyorum karşılaştıkça. Gülümsemeye korkuyorum sana. Buz gibi bir metal gibisin. Sarılmaya korkuyorum. Sarılı p da üşümekten korkuyorum.
Artık sevgi beklemek istemiyorum. Sevilmek istiyorum. Hiç hak etmediğim halde tüm suçların cezasını ben çekiyorum. Hapishanem sensin. Gardiyanımsa onlar. Kalbim ağrıyor artık. Üzülmekten, huzursuzluktan, mutsuzluktan…
O en sevdiğim yerde, sana şu sandalların yerinde olmak isterdim demiştim. Sandallar yan yanaydı, sandallar mutluydu…
Eskilerden bir müzik çalıyor.. bir sürü şey geliyor aklıma. Hep bir hayal kırıklığı… Her şey.. Tüm geçmiş. Nasıl bir güzel şarkıdır bu. Senin gibi. Ellerin ellerime değdiği an gibi.. Yumuşacık, sakin ve biraz da hınzır.
Adını tekrarladığım anları düşünüyorum. Söyle bebeğim diyordun her defasında. Söyleyemiyordum bir türlü. Tutuyordum kendimi. Ama içim çığlık çığlığa bağırıyordu. Anlıyor muydun? Ne demek istediğimi, nasıl hissettiğimi… Ağlamak geliyordu içimden, o anın mutluluğu ve ardındaki gerçeğin acısından. Bir yanım kollarında mutlu bir yanım sürgününde özlem içinde.
Benim kadar güçlü olamayışına kahrediyorum. Bu nasıl bir kabulleniştir, nasıl bir teslimiyet. Anlayamıyorum. Sevmeye korkuyorsun, sevmek istemiyorsun… Sevmemi istemiyorsun. Beni buruk bir yaşama itiyorsun. Kalbin buna nasıl dayanıyor.
O deli gibi ıslandığımız yağmurda artık tek başıma yürüyorum. Kimse gözyaşlarımı fark etmesin diye şemsiye almıyorum inatla. O gün ölmemiştik ya, bu günde ölmem diyorum. Dayanırım bu acıya. Bu ezilen kalbimin sızısına.
Yağmur sen demek artık. Sen yağmur gibi ak üzerime. Gözlerimden ö p. Dinsin yaşlarım. Yanaklarımdan süzül, o çok sevdiğin yanaklarımdan. Boynuma oradan tüm bedenime işle. Kendini bana işlediğin gibi. İçimde dans ettiğin gibi.
Şehir uyuyor, yağmur yağıyor, sen uyuyorsun. Bense sevginin nöbetini tutuyorum. Geldiğinde burada olmak için. Geri dönmemen için.
Hayat yarım kalmış gibi. Daha yeni doğmuştum halbuki. Büyümeden öldük. Hepsi geride kaldı. Tüm yaşam… sadece sokak ışıkları yanık kalmış ve terkedilmiş bir şehir gibi bomboş içim. Uyuyorsun, pencereni aydınlatan sokak lambasının ışığında bekliyorum. Korkma, ben güçlüyüm. Ama senin için üzülüyorum. Çünkü ben hayatı tüm acılarına rağmen hissederek yaşayacağım. Ama sen, seçilmiş, onay görmüş bir hayatın yüzeyselliğinde yaşadığını sanarak, sevgini vereceksin hak etmeyecek bir yola.
Uyu bir tanem, uyu ve unut içindeki beni unutabilirsen. Unut daha yaşamak isteyebileceğin tüm geleceğimizi. Bir gün dönmek istersen, tüm gücünü toplamak için uyu. Her gece başını yastığa koyduğunda bir kez aç gözlerini. Ben orada, o ışığın olacağım…
MART 2009