DENEMELER

ÇIKMAYAN BİR SOKAĞIM BEN

Dönüp dolaştığım yerler, hep senin daha önce geçtiğin yerler. Aradan yıllar geçmesine rağmen bastığın topraktaki botlarının izi ilk günkü gibi.Güldüğünde yanaklarının kızarıklığı,her akşam gün batımıyla bedenimi kaplıyor. Ağzındaki sakız kokusu hala burnumda. Ve ben de aynı sakızdan atıyorum ağzıma dolaşırken oralarda. Dinlediğimiz müzikler, söylediğin türküler…

Bir sergideki çocuk fotoğrafı hatırlatıyor seni bana. Çocuğun gamzesindeki seni hatırlıyorum. Utangaç gülümseyişinin en güzel yanı. En masum,en çekingen yanı.En sevdiğim yanı.

Biz bir çıkmaz sokakta karşılaştık. Çıkmayacak bir sokaktı. Çıkmazdı, çıkamazdı. Çıkmayacağını bile bile girdiğim bir sokaktı. Hiç çıkmak istemediğim ama mecburen çıkarıldığım ve mecburen çıkardığım. Çıkmaz bir sokakta karşılaşıp çıkmayacak bir başka yola girdiğimiz, aynı yönde ilerlediğimizi sandığımız ama senin yolunun açıklığı benimse çıkmazlığım yüzünden biten bir yol oldu bu yaşadığımız.

Kısaydı yol ve güzeldi. Her ne kadar birbirimizi yanlış anlamış olsak da bu durum o yolun güzelliğini engellemiyordu.

Ben aktım sen kara. Gri neydi bilmiyorduk. Ben ak diyordum sen kara. Birleşip griyi oluşturamıyorduk.

Çok zıttık birbirimize veya tamamen aynı.neden bir türlü anlaşamıyorduk, o ayrı.

Bir gün bu ilişkinin bir kurban vermesi gerekti. Tıkanan yolu açması gerekti. Ve bu kurban ben oldum. Çıkmazdım, çıkamazdım. En iyisi çekilmeliydim. her şeyi göze aldım. Bana kızmanı, belki nefretini, gözyaşlarını, gözyaşlarımı hepsinden acısı unutulmayı, unutulmak istenmeyi.

Sonrasında ne düşündün, nasıl unuttun beni. Nasıl günler nasıl geceler geçirdin.O günler ve o geceleri bir tek senin yaşadığını sandın. Kahrettin beklide bana.

Sen şanslıydın.İçinde kin vardı.Sinir ve hayal kırıklığı vardı.Sen şanslıydın.

Çıkmayan bir sokakta dinmeyen bir sızı nasıl çekildi. Geceleri sokaklardan akan oluk oluk gözyaşları nasıl toprağın altına gömüldü. Yıllarca her an o şehrin bu çıkmaz sokağına uğrayacakmışsın gibi umutla çekilen karın ağrıları…Bu sokağa uğrayanların görünce şaşırdıkları, çarpınca benzeri olmayan bir sızıya neden olan kocaman bir kayanın altında yıllarca nasıl özenle saklandın.

Dinmeyen, Çağlayan ve hep yanında susuzluktan öldüğüm bir hayrat oldun çıkmazımda.

Ben gönüllü kurban olmakla, bu çıkmazda beklide yaşanıp bitecek bir aşkın en güzel yerinde bir heykelini diktim. Her pencereyi açışımda onu görüyor ve bitmeden, hayatımın sonuna kadar bana acı verecek bir aşkla karşılaşıyorum.

Sen ne kadar uğraşsan da, ben ne kadar çabalasam da artık bu böyle.

Neden mi?

Çünkü çıkmaz bir sokakta karşılaştık seninle.

24/11/2006/Cuma



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.